twitter

Monday, January 07, 2013


Edward Royce
ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi başkanlığına geçtiğimiz haftalarda seçilen Ed Royce Türk basınında ilk kez Turk Basinina konustu:

ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi başkanlığını 2010 yılından bu yana sürdüren Ileana Ros-Lehtinen hem Meclis'deki Türk Dostluk Grubuna üye hem de genel anlamda Türkiye lehine bir duruş sergiliyordu. Royce ise, Kongre'deki Ermeni Dostluk Grubu eş-başkanı. Bunun yanısıra, Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda geçtiğimiz yıl aralık ayında kabul edilen ''Kiliselerin İadesi'' başlıklı Türkiye aleyhine olarak kabul edilen tasarıyı hazırlayan ve sunan üyelerden biri olmuştu.

Türkiye'den ''ülkedeki Hristiyanların haklarına tam olarak saygı göstermesini'' isteyen tasarı, Meclis'te sadece iki milletvekilinin, Royce ve tasarıyı sunan Türkiye karşıtlığıyla bilinen Howard Berman'ın oyuyla geçmişti. Royce, tasarının görüşülmesi sırasında, dini özgürlükleri ihlal etmekle suçladığı Türkiye'ye sert eleştiriler yöneltmişti.
Ayrıca Royce, geçtiğimiz yıl kasım ayında, ABD'nin Türkiye'ye yönelik üç süper kobra helikopterin de dahil olduğu askeri teçhizat satışını engellemek için bir grup üye tarafından Kongre'ye sunulan ''ortak karar tasarısı''nın imzacıları arasındaydı.
Royce ayrıca, geçtiğimiz yıl Ermeni yanlısı bir grup Kongre üyesi tarafından, Ermenilerin 1915 yılı olaylarının yıl dönümü kabul ettiği 24 Nisan'da yapacağı açıklama öncesinde ABD Başkanı Barack Obama'ya gönderilen ve Obama'ya 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarını tanıması çağrısında bulunan mektubun imzacıları arasında yer almıştı. Amerika'daki birçok Ermeni derneği ve Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) Başkanı Ken Hachikian da Royce'un seçimini sevinçle karşıladıkları açıklamasını yapmıştı. Royce'a karşı Türk Amerikan Dernekleri ve lobileri, bir başka Komisyon üyesi ve Türk Dostluk Grubu üyesi Steve Chabot'u desteklemişler ama başarısız kalmışlardı.  
Başkanlığa önümüzdeki yasama yılında, Ocak ayının ortasında başlayacak olan Royce, Vatan'ın sorularını cevapladı:

Temsilciler Meclisinin en önemli komisyonlarından birinin başına, Dışilişkiler Komisyonu başkanlığına geldiniz. Türkiye Komisyon için önemli bir ülke olacak mı? Olacaksa neden?
Evet, Türkiye önemli bir ülke olacak Komisyonumuz için. Öncelikle Türkiye'nin bulunduğu bölgeyi ele alalım. Ortadoğu için şu an konsantre olmamız gereken konu bölgede istikrarı sağlamak. İstikrarın sağlanması noktasında eger biz bölgedeki ülkelere bakarsak, bu açıdan Türkiye’nin, sonuçları çok önemli olacak meselelerde politik ve askeri açılardann etkisinin en değerli olacak, önde gelen güç olduğunu görüyoruz. Bu meselelerden en önemlisi de hiç şüphesiz Suriye’de süregiden olaylar.

Suriye konusunda Türkiye ve ABD'nin aynı yerde durduğunu inanıyor musunuz?
Evet. Büyük bir dramın yaşandığı Suriye konusunda, netice itibariyle hedeflerimizin ve umutlarımızın Türkiye’nin beklentileri ve umutları ile aynı  olduğunu görüyoruz. Her iki ülkenin umudu da, Suriye krizinin bir an önce bitirilmesi. Bu aşamada öncelikle Suriye halkını temsil etmek üzere yeni kurulan muhalif grubunun (Suriye Milli Koalisyonu) bir an önce tek ve meşru temsilci olarak tanınması hedefindeyiz. Bu tanıma Suriye’nin balkanizasyonunun (farklı aktörlerin etkisi altında parçalanmasının) önüne geçecek bir garanti olacaktır. Suriye'de bir de bir insani dram sözkonusu. Yüzbinlerce mülteci, ülke içinde kaçmak zorunda kalmış milyonlarca insan var. Muhakkak eklemem gerekir ki, insani yardım ve Esad rejiminin baskısı ve saldırısı altında kalmış bu insanların acısını dindirmek için Türkiye’nin en çok çalışan, uğraşı veren ve yardım eden ülke olduğunu eklemem gerekir.

Son zamanlarda öne çıkan bir kimyasal tehditten söz ediliyor. Siz Esad'ın böyle bir yola başvuracağını bekler misiniz?
Suriye rejiminin gerçekten de böyle bir kimyasal silah deposuna sahip olduğu doğrudur. Suriye rejiminin yıllar boyu çalışmaları neticesinde elde ettiği böyle bir kimyasal silah envanterine sahip olması bizi son derece endişelendirmektedir. Bana göre, yine Türk askeri güçleri, Esad rejimi çöktüğünde yine bu kimyasal silahları güvenliğini sağlabilecek en kapasiteli birim olarak durmaktadir. Kısacasa söylemek gerekirse Türkiye şimdi politik, diplomatik, insani ve askeri açılardan Suriye problemi konusunda en öndeki aktör durumundadır. Bu konuda uluslararası toplumun Türkiye ile çok yakından çalışması elzemdir. Böylece Esad’ın Suriye’deki rejiminin sonunun güvenli bir şekilde sona ermesini ve yeni muhalefetin yeni Suriye’yi yönetmesini arzu ediyoruz.

Son olarak Türkiye ve İsrail ilişkilerinin ABD Kongresinde ciddi ilgi sahibi olduğunu görüyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri oldukça komplex olduğunu kabul etmek lazım ve ayrıca başka çok ciddi problemlerin de bölgede var olduğunu hatırlamak gerekir. Benim görüşüm şu: eğer önce elimizdeki problemleri çözmeye çalışır ve bunlara yenilerini eklemekten mümkün olduğu kadar uzak durursak, sanırım bu her iki ülke için de daha iyi bir geleceğe doğru gitmek için pozitif bir ufuk açabilir.

Ermeni Konusu Komisyona gelirse tavrınız?
Bu konulara şu an girmek istemem. Hele bir başkanlığa başlayalım.

No comments: