twitter

Friday, April 13, 2007

Ahmedinecad Musaddak mi olmak istiyor

Esirler Serbest Birakiliyor
Iranli lider Ahmedinecad Ingiliz esirleri affettigini bildirerek, Ingiliz halkina Paskalya bayrami hediyesi olarak geri gonderdigini bildirdi. Ahmedinecad Tahran’da duzenledigi basin toplantisinda, Fox Haber’den Amy Kellog’un ‘ne zaman Iran ve ABD iliskileri duzelecek ve gelisecek” seklinde sorusuna cevabi Iran’in tarihten gelen sorunlari unutmadigini gosteriyordu: “iliskileri ilk defa bozan ve bize mudahele eden ABD idi, ve simdi iyilestirme icin ABD’nin ustune daha cok gorevler dusuyor” diyordu. Peki neydi ABD’nin sucu?
Millilestirme
Muhammed Musaddak: zayif, uzun boylu ve dusuk omuzlu Iranli lider. Ismi millilestirme ve demokratiklestirme ile birlikte anilan, topu topu 26 aylik bir basbakanlik yapmis ama yaklasik 30 yildan fazla Iran politikasinin onemli bir siyasi figuru olarak Iran’in gecen yuzyilinin ilk yarisina damgasini vurmus gercek bir milliyetci lider. 1953’un 19 Agustos’unda ayni hafta icindeki ikinci darbe ile yikilan ama ismi, kendisini dusman bilen Muhammed Riza Sah ve sonraki Islam Devrimi donemlerinde dahi halki tarafindan hic unutulmamis lider.
Muhammed Musaddak neden hic unutulmadi ve niye cok sevildi. Iran’in yakin tarihini bilenler icin cevap basittir; Musaddak, fakir Iran’in iliklerini emen Ingiliz petrol isletmelerine karsi gelmeye cesaret edebilmis ender liderlerden biri olmustur. Sonucunda ise, bu baskaldirmayi iktidari ile odemistir.
Ingiliz-Iran Petrol Sirketi
Konuyu biraz daha acmak gerekirse; Anglo-Iranian Petroleoum Company, 1908 yilinda Ingiliz Devleti ve bir grup yatirimci ile kurulan ve milyoner William Knox D’arcy’inin hisseleri alinarak ve karsiliginda 2 milyon pound odenerek ortaya cikarilan bir sirket. Yaklasan birinci dunya savasinin oncesi, ozellikle Amiral Winston Churchill ve diger Ingiliz devlet adamlarinin, petrolun onemini kavramasi ile yapilan, etkisi gecen yuzyila yayilmis bir mudahele.
O zamanin parasi ile 2 milyon pound odenerek alinan sirket hisseleri, cok gecmeden Buyuk Britanyanin ne kadar da karli bir yatirim yaptigini ortaya cikarmisti. Cok kisa zamanda, bir tasla yuzlerce kus vuruyordu Ingilizler bu yeni Petrol sirketleri ile. Cikardigi milyonlarca baril petrol ve yuzlerce km lik petrol borulari ile dunyanin en buyuk petrol rafinerisi haline getirdikleri Abadan Rafinerileri, kisa zamanda Avrupa’nin her ulkesine petrol satmakla kalmiyor, o zamanin en buyuk deniz kuvvetleri olan Ingiliz Kraliyet Deniz Kuvvetlerine de inanilmaz derecede ucuz yakit sagliyarak devlet butcesine yukledigi yuku hafifletiyordu.
1920’li yillara gelindiginde, basta Churhcill olmak uzere, Ingiliz liderler, coktan petrolun artan onemini birinci dunya savasindan gelen tecrube ile daha da iyi kavramis, Abadan petrol rafinerilerini ne pahasina olursa olsun elinde bulundurmak, Ingiliz dis politikasinin Ortadogu’ya bakan en onemli dislisi haline gelmisti. Ozellikle Ikinci Dunya Savasi sonrasi, petrolun dunya liderliginde soz sahibi olmak icin olmazsa olmaz bir unsur haline gelmesi, Ingilizleri bu rafinerileri elinde tutabilmek icin herseyi yapabilecek bir goz karaligina sokmustu. Bu buyuyen onemine ragmen, bu rafinerilerde calisan binlerce, onbinlerce Iranli isci inanilmaz kotu sartlarda calistirilmaya devam ediyordu. Bu durum, o zamanlar dunyanin yukselmekte olan yeni gucu Amerikan buyukelcisini dahi soka sokuyordu. (Bugun Katar, Dubai ve UAE petrol kuyularinda calisan Hint, Afgani ve Pakistani calisanlarin durumlarinin farksiz oldugunu biliyoruz)
Musaddak
Ayricalikli bir aileden gelen Muhammed Musaddak bu sartlarda kendini Iran politikasinin icinde buluyor, Ingilizlerin bu buyuk haksizligina isyan ediyordu. Iktidarini Ingilizlere borclu olan Sah, kendi luks hayatini surdurmesine imkan taniyan sus payini Ingilizlerden almaya devam ettikce bu haksizliga ses cikarmaya ne mecali ne de istegi vardi.
Muhammed Musaddak ve partisi Millyetci Cephe (National Front) ne istiyordu? Aslina bakilirsa Millilestirme 1940’larin sonuna kadar ciddi olarak kimse tarafindan telaffuz dahi edilmiyordu. Ingilizlerden istenenler cok hakli ve tabi isteklerdi: Iranli calisanlara daha insancil muameleler ve sartlar, yonetimde az da olsa Iranlilara soz taninmasi, rafinerinin gelir gider kitaplarina goz atilmasina izin verilmesi ve karin fifty fifty uzerinden Iran ve petrol sirketi arasinda paylastirilmasi.
Ingilizler bu isteklere kulak tikamakla kalmayip, yillarca en ufak bir taviz dahi verilmesine karsi geldiler. Yukselen milliyetciligi goremeyen bu Ingiliz kibrine laf anlatmaya calisan o zamanin Amerikan Baskani Henry Truman kendisi iktidarda oldugu muddetce kismen basarili oluyordu. Muhammet Musaddak’i o zor yillarda, baskentte agirlayan, uzun gorusmeler yapan Truman, Musaddak’a karsi bir mudahaleye katiyyen karsi gelmis ve bu tur bir mudahelenin kisa donemde bazi yararlari olsa da, uzun donemde neler getirip gotureceginin bilinemeyecegi kanaatini tasimistir.
Eski Yeni Cumhuriyetciler
Heyhat, o zamanki Washington’in simdiki Washington’dan cok da farki yoktu. Yeni secimler yaklasmakta ve yeniden baskanliga oynamayan Truman’in yerine Dwight Eisenhoover gelmekte idi. Bunu goren Ingiliz istihbarat ve disisleri yetkilileri DC’de cirit atmaya baslamis, henuz yeni secilmis ama yemin dahi etmemis yeni kabine uyeleri ve yetkilileri, islerine henuz baslamadan, Musaddak yonetiminin tehlikeleri uzerine brifingler almaya vermeye baslamislardi. Boylece, Truman’in goremedigi tehlikeyi goren bu yeni cumhuriyetciler daha gorevlerine baslamadan Iran tehlikesine dikkat kesilmislerdi.
CIA’in henuz kuruldugu ama “covert/gizli“ operasyonlara henuz baslamadigi bir donemdi bu. Amerikan tarihinde hic olmamis bir sey olmus, iki kardes John Foster Dulles ve Allen Dulles sirasiyla Disisleri Bakanligi ve CIA’nin basina gelmisti. Belki de ilk defa preemtive/oncelikli saldiri ve mudahele kavramlari Amerika’nin baskentinde konusulur olmustu. Ozellikle Dulles kardesler karar vermisti; tehlike belirmeden bu tehditin ortadan kaldirilmasi politikasi hayata gecirilecekti. Bu yeni bir tarihin baslangici idi. Amerika artik kendisini tehdit eder gordugu iktidarlari yerinden etmeye basliyordu. Iran mudahelesine sonuna kadar karsi duran Truman’in gitmesinin hemen ardindan gelen bu yeni Cumhuriyetciler, Iran’a, daha dogrusu Musaddak’a mudahale edilmemesi halinde, Iran’in, nasil da komunist Sovyetlerin eline dusebilecegi veya Musaddak in aslinda nasil da komunist taraftari oldugu yonunde propogandalara inanmislar, kapali kapilar ardinda darbe senaryolari hazirlanmaya baslanmisti.
Musaddak Neden bir tehditti?
Iyi ama Musaddak neden bir tehdit olarak algilanmisti? Aslinda kendisinin bir Amerikan hayrani oldugunu bilmeyen yoktu. Ulkesinin nehir ve daglari gibi ozvarligi olarak kabul ettigi petrolunu futursuzca calan Ingilizler icin hic cekinmeden seytan diye sozedebiliyordu. Ama, buna karsilik, Amerika’yi farkli goruyor ve onu demokrasi ve ozgurlugun bayraktari olarak tanimliyordu. Istedigi tek sey petrol gelirlerinin yari yariya paylasilmasiydi. Bunu pazarlik konusu dahi yapmaya yanasmayan Ingilizlere karsi halkinin destegini alan Mosaddak, bu sefer Sahi da eleyerek, Ingiliz petrol kuyularini millilestirme hedefine yoneldi. Durumun ciddiligini nihayet gorebilen Ingilizlerin fifty fifty teklifine artik o yanasmiyordu. Dakikayi yakalamis, halkin gucunu arkasina almis, petrolun yarisi yerine hepsini almayi kafaya koymustu. Ve basardi da… Ne var ki, Ingilizlerin ne kadar usta bir oyuncu olduklarini sezmis olsa da tam olarak farkina varamadi. Kendisin arkasindan bir birseyler hazirlandigini sezen Muhammet Musaddak, hic vakit kaybetmeden Ingililiz elciligini kapattirmasina ve ulkedeki tum Ingiliz vatandaslarinin 1952 yili ortasi itibariyle sinir disi edilmesini emretmesine ragmen, Ingilizlerin bu sefer Amerikalilari ikna edip, Iran’a daha guclu geri doneceklerini hesaplayamadi. Ingilizler, birkac yildir aradiklari firsati, Yeni Amerikan Cumhuriyercilerinin iktidara gelisi ile birlikte bulmus ve Musaddak’i bir darbe ile iktidarindan etmisti.
Kactigi Roma’dan yeniden getirilen Shah Muhammed Riza, 1953’ten yeniden Amerikaya kacacagi 1979 yilina kadar, Iran halkini hem despotca yonetti, hem demokratik sureci kesip atti hem de kalkinma adina dise dokunur birsey yapmadi. Milyarlarca dolarlik petrol getirisini inanilmaz oranlarda silahlara yatirim yaparak harcadi. Buna karsin, elinden alinmis haklarinin geri gelmesiyle Ingilizler, yeniden perol rafinerinerilerine kavustular. Taki Islam devrimine kadar.
Tarihinin en demokratik basbakaninin ve en ozgur basininin oldugu bir donemi, dunyada bu ozgurluk ve demokrasinin bayraktarligini yapan iki buyuk ulke, kendi cikarlarina uygun olmadigi icin allassa etmisti. Ve Iran halki bunu unutmayacakti. Her ne kadar bugunun Iran Islam Cumhuriyetinin mollalari ve radikal taraftarlari Musaddak’i cok sevmesede, Ahmedinecad henuz bugun yapilan bir basin toplantisinda hala bu yakin gecmisteki olayi ustu kapali olarak anabiliyordu.
Ahmedinecad
Ahmedinecad yaklasik iki yil once iktidara gelirken daha guzel gunleri getirecegini soz vermisti. O zamandan bu yana baktigimizda issizligin ve enflasyonun daha da arttigini ve Bati ile iliskilerin de daha kotulestigini ve gerginlestigini goruyoruz. Nukleer teknolojisi veya nukleer bomba alaninda yapilan calismalar, Yahudi dusmanligi ve Bati ozellikle Amerikan karsitligi ile iktidarinin en onemli ozelliklerini olusturuyor. Ustune ustluk, uzun zamandir petrol rafinerisi dahi kuramayan Iran, simdilerde bu altyapi eksiklikliginden dolayi gelirlerinde hizli bir dusus goruyor. Gelen haberlere gore de, Ahmedinecad cok yakinda Iran ici satilan yakita bir duzeltme uygulamaya baslayacak, ve eskiden beri uygulanan subvansiyonlara son verecek. Neticede, yavasta olsa artik populist politikalardan ister istemez uzaklasiyor Iranli lider.
Kim Hakli
Kimin hakli oldugunu su an icin bilmek imkansiz. Yani gercekten o gemiciler Iran karasularinda mi idi, yoksa Irak karasularinda idi bilinmiyor, Tabi ki Ingiliz hukumeti ve Iran farkli seyleri soyluyorlar. Ama kesin olan birsey var: hic bir akli basinda ulke lideri, kendi karasularinda dolasiyor diye farkli bir ulkenin, hele bu ulke Ingiltere ise,denizcilerini rehin almazdi. Oyle olsa, Turk hukumetinin her yil yuzlerce Yunanli balikcisini rehin almasi gerekirdi saniriz
Olsa olsa sert bir nota verilir bu gibi durumlarda veya birkac saatligine sorguya cekilip teslim edilirler.
Dunyadan iyice soyutlanan Iran halkinin ekonomik durumlarindan mutlu oldugu dusunulemez. Yilda trilyon dolarlari bulan subvansiyonlarla ayakta kalabilen Iran halki, bu populist politikalarin en azindan bazilarinin sona geldigini gordugunde daha da mutsuz ve kizgin olacagi kesin. Tam bu esnada, ekonomik amborgolarla ve azalan yabanci yatirimlarla beli bukulen Ahmedinecad, 15 Ingiliz gemicisini rehin aliyor. Sanli Iran Devleti, duveli muazzamadan olan Ingilizlere kafa tutuyor. Basta US olmak uzere, Ingiltere nin de bu bolgede artik azalmis itibarlarindan yararlanmasini cok iyi bilen Ahmedinecad, halkina iste ben Ingilizlere boyle kafa tutarim mesajini veriyor. Ve eskilerden beri suregelen Ingiliz nefretiyle cok iyi oynamasini biliyor Ahmedinecad, hem de Ingilizlerin bu bolgede son on yillarda belki de en gucsuz ve itibarsiz oldugu donemlerde.
Esirler Serbest Birakiliyor
Her ne kadar yarim yuzyil once demokratiklesme, ozgur basin, gosteri serbestiligi gibi o zamanlar kimsenin cok da bilmedigi dinamikleri savunan Mosaddak, iliklerini emen bir petrol sirketine karsi gelirken halkini arkasina almayi bilmis olsa da ve Ahmedinecadin bu yukarda sayilanlarla uzaktan yakindan ilgisi olmasa da, Ingilizlere karsi bu kafa tutusla gunumuzdeki Iranli lider yine de Musaddak’in dalgasini yakalamaya calisiyor. Ingilizleri denize doken Millilestirme politikalarini yuruten Musaddak, hemen ardindan Ingilizlerin gayreti ile esi benzeri gorulmemis bir amborgaya maruz kalmisti. O zamanlar, simdiki gibi petrol gelirlerinden henuz nasibini almamis ve dunyanin en fakir ulkelerinden biri olan Iran halki, buna ragmen Musaddak’in arkasinda durmus ve inanilmaz bir fedekarlik ve sevgi ornegi gostermisti.
Bu yazinin yayinladigi dakikalarda, Ingiliz esirler ya serbest birakildi ya da birakilmak uzere. Ama akillardaki tek soru, bundan sonraki kriz ne olacak sorusu? Nukleer enerji/bomba yapmak ugruna halkini turlu ekonomik amborgalara maruz birakan, ve ulkesini deliler ulkeleri sinifinda bir numara haline getiren Ahmedinecad, butun bu olanlara ancak yeni krizler ve meydan okumalarla devam edebilir. Iran halki ne kadar tutuyor ve destekliyor onu... Bu baska bir soru. Bununla birlikte, gorulen o ki, konu Ingilizler olunca, herhangi bir Iranli lider halkini arkasina alabiliyor, ve herseye ragmen gunu kurtariyor. Cunku Iranlilar, hala yarim yuzyil once ulkelerine comak sokan Ingilizlerden buyuk oranda hazzetmiyor...
Kaynak: Stephen Kinzer, All the Shah’s Men, John Wiley & Sons, Inc., 2003

No comments: